MEÇ – Hukuk & Danışmanlık

  1. HAKSIZ REKABET KAVRAMI

 

Rekabet genel olarak canlıların yaşamak için birbirleriyle yapmakta olduğu mücadeledir. Dolayısıyla rekabet, canlıların hayatta var olmak ve yaşamak için cinsi, siyasi, ilmi, iktisadi alanda rakiplerinin önüne geçmek için sarf edilen tabii ve ruhi haletin ameli neticesidir.[1]

Ancak rekabetin dürüstlük kuralına aykırı olarak gerçekleştirilmesi, ahlak kurallarına ve bu konuda konulmuş kanunlara aykırı olması halinde rekabet artık haksız rekabet halini alır ve hukuk düzeni tarafından koyulan müeyyideler ile karşılaşır. [2]

Rekabet hakkı kişilik haklarından olmasının yanı sıra diğer kişilik haklarından farklılık arz etmektedir. Bilindiği üzere kişilik hakları genel olarak Türk Medeni Kanununda (TMK) düzenlenmiş bulunmaktadır. Yine bu kanunda kişilik haklarının sınırlanması ve onlardan vazgeçilmesine ilişkin hükümler mevcuttur. TMK’nın 23. Maddesine göre kişilik haklarından bazıları sınırlanamaz ve bazılarından vazgeçilemez. Ancak rekabet hakkının sözleşme ile sınırlandırılması mümkündür. Yeter ki bu sınırlama geçicilik arz etsin, diğer şahısların meşru menfaatlerine uysun ve kanunla cevaz verilmiş şart ve hudutları gözetmiş olsun.[3] Rekabet hakkı meşru bir şekilde yürütüldüğü takdirde hukuken korunabilir bir haktır. Herkes bu hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uymalı ve hakkını kötüye kullanmamalıdır.

Haksız rekabet hükümleri Türk Ticaret Kanunun (TTK) madde 54 vd. düzenlenmiş bulunmaktadır. TTK’nın 54/1 hükmüne göre “ haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.”. Madde hükmünden haksız rekabetin unsurları çıkarılabilmektedir. Ana konumuz olmadığından ötürü başlıkları belirtmek ile yetineceğiz. Buna göre haksız rekabetin unsurları şunlardır:

  • Rekabeti Etkileyen Bir Davranış
  • Davranışın Dürüstlük Kuralına Aykırı veya Aldatıcı Olması
  • Davranış Sonucu Rekabet Bozulmalı
  • Bu davranış aynı zamanda tüm katılanların menfaatine zarar vermeli
  1. TTK’DA DÜZENLENEN HAKSIZ REKABET HALLERİ

6102 sayılı TTK’nın 54. maddesi anlamında dürüstlük kuralına özellikle aykırı sayılan haksız rekabet eylemleri 55. maddede 1986 tarihli İsviçre Haksız Rekabet Kanunun 3 ila 8. maddelerine uygun olarak altı kategori halinde düzenlenmiştir. Bu kategoriler dürüstlük kurallarına aykırı davranışların veya ticari uygulamaların yüksek yargı kararlarına göre en çok rastlanılan halleri, görünüş şekilleridir. Dürüstlük kurallarına aykırılığın somut örnekleri olan bu kategoriler sınırlı sayıda değildir.[4]

Konumuz gereği 6102 sayılı TTK’nın m. 55/I(a)-2 bendini yani kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek başlığını ve TTK  m. 55/I(a)-3 bendini yani paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak hallerini inceleyeceğiz.

  • Gerçeğe Aykırı Açıklamada Bulunmak

Yukarıda da kısaca zikredildiği üzere 6102 sayılı TTK’nın m. 55/I(a)-2 bendinde haksız rekabetin kendisi ve başkasının hakkında gerçeğe aykırı açıklama yapmak ve yanıltıcı açıklamalarda bulunmak ve kendisini yada üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek hali düzenlenmiştir.

Konunun ayrıntısına girmeden önce ilgili maddenin ilgili bendini incelemekte fayda bulunmaktadır.

II – Dürüstlük Kuralına Aykırı Davranışlar, Ticari Uygulamalar

“MADDE 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:

….

  1. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek

…..”

Görüldüğü üzere bu maddede 2 farklı haksız rekabet hali düzenlenmiştir. Düzenlenen haksız rekabet hallerinden ilki kendisi veya işletmesi hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamada bulunulması diğeri ise haksız rekabet failinin üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek için gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamada bulunmasıdır.

TTK m. 55/1-a-2 kapsamında bir haksız rekabetten söz edebilmek için her şeyden önce failin bir açıklamada bulunmuş olması gerekir. [5] Açıklama yazılı olabileceği gibi resim, grafik, film, ve benzeri unsurlarla da ortaya konabilir. Önemli olan bu içeriğin iletilmesidir. Bu iletimin yazılı veya görsel medya yoluyla; telefon, faks, kısa mesaj, e-posta, mobil uygulamalarda gelen bildirimler gibi haberleşme cihazları aracılığıyla veyahut müşterilere sunulan ürünlerin üzerinde veya teşebbüse ait diğer tanıtım vasıtalarında yer alan açıklamalar vasıtasıyla gerçekleşmesi mümkündür.

Bu düzenleme ile kişilerin kendisi veya üçüncü kişiler hakkında rekabet ortamını etkilemeye elverişli konularda açıklamalarda bulunurken uyması gereken 2 ilke belirlenmiştir: doğruluk ve açıklık. Yani açıklamanın içerik itibariyle gerçeği yansıtması ve müşterileri yanıltmayacak şekilde sunulması gerekmektedir. Bu ilkelere uyulmadan yapılacak açıklamaların rekabet ortamını dürüstlük kuralına aykırı şekilde etkileyeceği öngörülmektedir.[6]

Hükümde düzenlenen haksız rekabet hali uygulamada daha çok aldatıcı reklamlar şeklinde tezahür etse de hükmün uygulama alanı bunlarla sınırlı değildir. Reklamlar dışında kalan yanlış veya yanıltıcı açıklamalarda bu hükmün kapsamına girmektedir. Örneğin tamir hizmeti sunan bir ticari işletmenin tabelasında “yetkili servis” ifadesi kullanılıyor ve bu durum gerçeği yansıtmıyorsa TTK m. 55/ 1-a-2 hükmü uygulama alanı bulacaktır. Bir başka örnek olarak Reklam Kurulu tarafından verilen bir kararda, tüketicilerin sabit hat avantajını seçmesi halinde daha az görüşme ücreti çıkacağına yönelik açıklamalarda bulunulmasına rağmen, gerçekte daha fazla ücret çıkması nedeniyle reklamın aldatıcı olduğuna karar verilmiştir.[7]  Bu örnekte açıklama konusu, kişinin sağladığı fiyatlara yöneliktir ve gerçeği yansıtmamaktadır. Dolayısıyla bu örnekteki aldatıcı reklam, aynı zamanda TTK m. 55/1-a.2 hükmü uyarınca haksız rekabet teşkil etmektedir. Yargıtay’ın başka bir kararında ise ilgili yasal düzenlemeler ve Türk Standartları Enstitüsü (TSE) kuralları uyarınca, oto gazların güvenlik amacıyla belirli bir kokusunun bulunması gerekirken bir reklamda “Kokusuz gaz: Kokulu oto gaz kalitesizdir, kokulu ve kalitesiz oto gazlarla, bir milli servet olan otomobillerinizin ömrünü kısaltmayın” şeklinde açıklamalar yapılmasının Eski Türk Ticaret Kanunu (eTTK)  uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğine karar verilmiştir.[8] Zira yasal düzenlemeler gereği oto gazlara bazı maddeler karıştırılarak, kaçak halinde tanınması sağlanmalıdır ve bu durumda reklam konusu oto gazın hiç kokusunun olmaması mümkün değildir. Bu durumda kişinin mallarına ve dolayısıyla ticari işletmesine ilişkin olduğu söylenebilecek bu açıklama, aldatıcı olması ve tüketiciler nezdinde kişiye avantaj sağlayabilecek olması nedeniyle hem aldatıcı reklam hem de haksız rekabet teşkil etmektedir.[9]

Maddenin gerekçesinde ise “ “Avantaj sağlanması” hükümde rekabette öne çıkarmak şeklinde ifade edildiğini belirtilmiştir. Rekabette öne geçirmenin övme veya üstünlük belirtici şekilde olması gerekmez; gerçek dışı veya yanıltıcı olması yeterlidir. Bu, aksaklığı, eskimişliği, aşılmışlığı, elverişsizliği, sağlığa zararlı maddeyi (meselâ benzoit maddesinin miktarını yazmayarak veya oranı küçük göstererek) veya etkileşimi saklayarak veya geçiştirerek veya yanlış coğrafî köken vererek (meselâ, şarapta başka üzüm kullanıldığı halde “kalecik karası” denilerek), gramajda doğru olmayan rakamlar yazarak olabilir. Gerçek dışı veya yanıltıcı beyanlar; beyanı yapan kişinin kendi firması, işletmeyi tanıtıcı işaretleri, iş ürünleri, çalışmaları, fiyatları vs. hakkında olabileceği gibi, üçüncü kişinin bizzat kendisine, firmasına, ürünlerine ve saireye ilişkin bulunabilir. Gerçek dışı veya yanıltıcı beyanlar, en geniş anlamda alıcıların alım kararlarını etkilemeye yöneliktir. Ancak davacının bu amacı ispatı şart değildir. Gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlar kanun tarafından eşit güçte değerlendirilmiştir. Yanıltıcı kavramı bakımından (1) numaralı alt bent için yapılan açıklamalara bakılmalıdır. Gerçek dışı; yalan, doğru olmayan, gerçeği saptıran anlamındadır. Her iki etkileyici olgu incelenirken, hedef kitlenin ve somut olayın özellikleri dikkate alınmalıdır. Bent, dürüstlük kurallarını sınırlı sayı olarak saymamıştır.

Üçüncü kişiye avantaj sağlanması medya aracılığı ile yapılabilir. Bir uzmanlık dergisinde yanlış test yöntemi uygulanarak başka bir markaya üstünlük sağlanması gibi. Yoksa, uzmanların, o konuda niteliğe sahip kişilerin, tüketiciyi aydınlatmak amacıyla yaptıkları bilimsel yöntem ve değerlendirmeler hükmün kapsamı dışındadır. Hükümde, satış kampanyaları açıkça vurgulanarak hükme boyut kazandırılmıştır. Satış kampanyaları sadece mevsim sonu satışları değil, her türlü kampanyayı ve promosyonu ve bunlara ilişkin programları kapsar.”[10]

6102 sayılı TTK m. 55/1-a-2’de düzenlenen haksız rekabet halinin m. 55/1-a-1 de düzenlenen kötüleme halinden farklı olarak haksız rekabet failinin kendisi ve işletmesi hakkında veya üçüncü kişi lehine gerçek dışı ve yanıltıcı açıklamada bulunması söz konusudur. Kötülemede ise haksız rekabet faili kendisi hakkında değil rakibi hakkında kötüleyici açıklamalarda bulunmaktadır. Kötülemede yapılan açıklama rakip hakkında olumsuz içerikte iken bu maddede düzenlenen haksız rekabet halinde fail gerçek dışı veya yanıltıcı açıklama yapmakla birlikte açıklamanın içeriği olumsuz değil aksine olumludur, zira burada failin amacı kendi veya üçüncü kişi lehine rekabette ön plana geçirmektir. Bazen de yapılan açıklama gerçeği gizleme şeklinde yapılmakta ve gerçek gizlendiği için açıklama hedef kitle nazarında açıklama yapan lehine olumlu algıya sebebiyet vermektedir. Madde gerekçesine göre öne çıkarmak, avantaj sağlamak olarak da ifade edilebilir.

Bu bentten haksız rekabetin unsurlarını şu şekilde çıkarabiliriz:

  • Gerçek dışı ve yanıltıcı açıklama
  • Açıklama yapanın kendisi veya üçüncü kişinin ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı olmalı
  • Açıklama alıcıların alım kararını etkilemeye yönelik olarak kendisi yada üçüncü kişiyi rekabette öne çıkarma amacı taşımalı
  1. Gerçek Dışı veya Yanıltıcı Açıklama Unsuru

Madde gerekçesinde belirtildiği gibi öne geçirmenin övme veya üstünlük belirtici şekilde olması gerekmez; gerçek dışı veya yanıltıcı olması yeterlidir. Bu, aksaklığı, eskimişliği, aşılmışlığı, elverişsizliği, sağlığa zararlı maddeyi (meselâ benzoit maddesinin miktarını yazmayarak veya oranı küçük göstererek) veya etkileşimi saklayarak veya geçiştirerek veya yanlış coğrafî köken vererek (meselâ, şarapta başka üzüm kullanıldığı halde “kalecik karası” denilerek), gramajda doğru olmayan rakamlar yazarak olabilir.

Madde gerekçesine göre gerçek dışı açıklamalar ve yanıltıcı açıklamalar aynı değerde tutulmuş ve eşit güçte değerlendirilmiştir. Bu kapsamda gerçek dışı açıklama ve yanıltıcı açıklamaları açıklamak gerekmektedir.

Gerçek dışı açıklama Türk Dil Kurumunda (TDK) yalan, doğru olmayan, gerçeği saptıran açıklama olarak tanımlanmıştır.

“… mahkemenin kabulünün aksine, davalıların salt görev aldıkları iş ve projeleri açıkça işaretle yetinmek yerine davacı şirkete referansları kendilerine aitmiş gibi göstermeleri, referans mektuplarında davacı tarafından yapılan işlerin sanki kendileri tarafından yapılmış gibi bir izlenim uyandırmaya çalışmaları, bu bağlamda çalıştıkları eski şirketin şöhretinden yararlanmaları davacı şirkete karşı haksız rekabet oluşturacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davanın ve davalıların hukuki durumlarının yukarıda açıklanan çerçevede ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış ilkeden ve yanılgılı değerlendirmeden hareketle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”[11]

Yanıltıcı açıklama ise yanlış olmamakla birlikte ifade ediliş tarzı ile açıklamanın yöneldiği kişi veya işletme hakkında yanılgıya sebep olan açıklamalardır. Burada açıklamada bulunan isteyerek veya istemeyerek bir kişi veya işletme hakkında normal şartlarda genel kabul görmüş izahat yollarına aykırı olarak orantısız bir şekilde izahat yaparak bu açıklamayı dinleyen veya gören kişilerin açıklamanın yöneldiği kişi veya işletme hakkında yanılgıya kapılmalarına sebep olmaktadır. [12]

Gerekçeye göre yanıltıcı kavramı; iş ürününe, faaliyete, mallara veya fiyata ilişkin açıklamanın veya nitelendirmenin, takdim ediliş tarzının, seçilen sözcüklerin, resimlerin veya yapılan karşılaştırmaların hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenimle, bunların açıklama konusunu olduğundan değişik ve olumsuz algılaması şeklinde ifade edilmiştir.  Yanıltıcı ibaresi hedef kitle veya farklı bir ifadeyle muhatapla birlikte değerlendirilmelidir.

“Dava, davalıların yanıltıcı reklamla haksız rekabete yol açtıkları iddiasıyla yapılan haksız rekabetin önlenmesi ile kararın ilanı istemlerine ilişkindir. Davacı, davalıların “yakıtta %7’ye varan indirim” şeklinde yaptıkları reklamlardaki “ye varan” ibaresinin panolarda okunamayacak kadar küçük yazıldığını, reklama bakıldığında tüketiciler tarafından doğrudan tüm ürünlerde “%7 oranında indirim” yapıldığı şeklinde algılandığını, tüketicilerin bu düşünce ile ürünleri satın aldıklarını, aynı izlenimin geceleyin ise reklamdaki “ye varan” ibaresinin tamamen karanlıkta bırakılarak yaratıldığını, bu suretle yanıltıcı ve gizleyici reklamla haksız rekabete yol açıldığını, oysaki ilan edildiği gibi %7’ye varan indirimlerin de yapılmadığını ileri sürerek, haksız rekabetin önlenmesini istemiştir. Davaya konu reklam kampanyasına ilişkin tespit dosyası içeriği ile fotoğraflar incelendiğinde, “%7 indirim” kısmının büyük puntolarla ve belirgin şekilde yazılmış olmasına rağmen “ye varan” kısmının oldukça küçük harflerle ve dikkat çekmeyecek şekilde yazılmış olduğu, reklamda ilk göze çarpan kısmın “%7 indirim” yazılı kısım olduğu, “ye varan” kısmının ise çok küçük ve dikkat çekmeyecek şekilde gösterildiği anlaşılmıştır. Reklamdaki bu yazım şeklinin, özellikle akaryakıt istasyonlarının bulunduğu güzergahlardaki kara yolundan araçları ile seyir halinde iken geçen ve bu nedenle de o esnada dikkatlerini öncelikle yola ve trafiğe yoğunlaştırmış bulunan sürücüler için yanıltıcı olup, seyir halinde geçen kısa süre içinde reklamın ilk olarak fark ettikleri dikkat çekici şekilde yazılmış olan “%7 indirim” kısmına göre akaryakıt satın alma kararı vermelerinin mümkün bulunması karşısında, söz konusu reklamın müşterileri aldatıcı ve yanıltıcı nitelikte olduğu, hüsnüniyet kurallarına aykırı bu durumun haksız rekabet teşkil edeceği kabul edilerek, mahkemece yaratılan haksız rekabetin önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle davacı yararına bozulması gerekmiştir.”[13]

 

“…Kendisi, işletmesi, ticaret ünvanı, malları, iş ürünleri hakkında yanlış veya yanıltıcı bilgiler veren veya bu tür açıklamalarla üçüncü kişilere rakiplerine kıyasla avantaj sağlayan kişi, İsviçre Haksız Rekabet Kanunu (İsvHRK) m. 3/1-b anlamında dürüstlüğe aykırı davranmış olur.

Bilginin yanlış olarak nitelendirilmesi için gerçeğe aykırı olması gerekiyorken yanıltıcı bilginin mutlaka gerçeğe aykırı olması gerekmez; yanılgıya neden olabilecek nitelikte olması gerekir. Ayrıca bir açıklamanın İsvHRK m.3/1-b kapsamında değerlendirilmesi için müşterilerin kararlarını etkilemeye elverişli olması gerekir….(www.bger.ch)”[14]

 

 

 

  1. İçerik Unsuru

TTK m. 55/1-a-2’de düzenlenen haksız rekabet eylemlerinin gerçekleşebilmesi için öncelikle yapılan açıklamanın gerçek dışı(yanlış) veya yanıltıcı olması gerekir. Ayrıca bu açıklamaların müşterilerin tercihlerini etkileme kabiliyeti bulunmalı veya başka bir ifadeyle onları aldatma ihtimali söz konusu olmalıdır.[15]

Bu açıklamaların her türlü vasıta ile yapılması mümkündür. Başka bir ifadeyle burada vasıtanın türü önem taşımaz. Kamuya sunuma elverişli her türlü vasıta ile yapılan açıklamalar bu bent bağlamında haksız rekabete yol açabilecektir. Bu bağlamda ilan, reklam, satış kampanyaları, mevsim sonu satışları, sosyal medya tanıtımları, broşürler, kataloglar sık kullanılan vasıtalardır.[16] TTK m. 55/1-a-2 bendinin gerekçesinde ise bir uzmanlık dergisinde yanlış test yöntemi uygulayarak başka bir markaya üstünlük sağlanması örneğine yer verilmiştir. Yoksa, uzmanların, o konuda niteliğe sahip kişilerin, tüketiciyi aydınlatmak amacıyla yaptıkları bilimsel yöntem ve değerlendirmeler hükmün kapsamı dışındadır.

 

Bazı hallerde kullanılan ifadelerin gerçeğe aykırılığı o kadar barizdir ki açıklamanın müşterileri aldatma kabiliyetinden söz edilemez. Özellikle reklamlarda kullanılan bir takım abartılı ifadeleri ve metaforları bu kapsamda değerlendirmek mümkündür. Örneğin Red Bull markasının “Redbull Kanatlandırır.” Sloganının  objektif bir gerçekliği işaret etmediği gibi müşteri çevresi tarafından kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Bu kapsamda kullanılan sloganın TTK m. 55/1-a-2 kapsamında haksız rekabet oluşturduğu söylenemez.[17]

  1. Amaç Unsuru

Madde gerekçesine göre gerçek dışı veya yanıltıcı beyanlar, en geniş anlamda alıcıların alım kararlarını etkilemeye yöneliktir. Ancak davacının bu amacı ispatı şart değildir. [18]

  1. Bent Kapsamına Giren Örnekler

Bir tacirin yerli çayı “Seylan Çayı” olarak piyasaya sürmesi, piyasanın en eski ve en tecrübeli kişisi olduğunu söylemesi bent kapsamında haksız rekabet sayılmaktadır.[19]

Tescil belgesi almadığı halde tasarımlarının tescilli olduğu şeklinde ilan yapılması da bu bağlamda haksız rekabet teşkil etmektedir.[20]

Başka bir işletmenin uygulama proje fotoğraflarını internet sitesinde kendisine ait gibi yayınlaması da yanlış ve yanıltıcı bilgi verme olup haksız rekabet teşkil eder.[21]

Kendisi yapmadığı halde “bu projeyi biz yaptık” şeklinde açıklamada bulunmak da haksız rekabet teşkil eder.[22]

Kültür ve Turizm Bakanlığından yıldızlanmadığı, özel belgeli sınıf otel olmadığı halde bu vasıfta imiş gibi ilan ve reklam yapılması gerçeğe aykırı beyan olup haksız rekabet sayılır.[23]

Bir işletmenin başka bir ülkede fason olarak ürettirdiği emtiaların üzerindeki barkodlarına sektörde Türk Malı’nın kodu olan “869….”  İle başlayan numaraları koyarak satarak malın Türk Malı olduğu izlenimi yaratması ve bu şekilde piyasaya sürerek tüketiciyi aldatması da aldatıcı açıklama niteliğinde olup haksız rekabet teşkil eder.[24]

Çalıştıkları şirketten ayrıldıktan sonra aynı iş kolunda iş yeri açan kişilerin ayrıldıkları şirketteki salt görev aldıkları iş ve projeleri açıkça işaretle yetinmek yerine ayrıldıkları şirkete ait referansları kendilerine aitmiş gibi göstermeleri, referans mektuplarında ayrıldıkları şirket tarafından yapılan işlerin sanki kendileri tarafından yapılmış gibi bir izlenim uyandırmaya çalışmaları haksız rekabet sayılır:

“… Dava, davalıların haksız rekabetinin tespiti ile bu şekilde elde edilmesi mümkün görülen menfaat karşılığından şimdilik 20.000,00 TL’nin davalılardan tahsili istemine ilişkin olup davalıların davacı şirkette belli bir dönem çalıştıkları daha sonra davacı şirketle aynı işi yapan adi bir ortaklık kurdukları davalıların davacı şirketin yapmış olduğu işleri referans olarak gösterdikleri dosya kapsamı ile sabittir. Uyuşmazlık, davalıların davacı şirkette çalıştıkları dönemde salt davacı şirket projelerinde yer almış olmalarına rağmen davacı tarafından gerçekleştirilen projeleri referans olarak gösterip gösteremeyecekleri, göstermeleri halinde bunun haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, yazılı gerekçelerle davalıların çekişmesiz olan eylemlerinin haksız rekabet oluşturmayacağı sonucuna varılarak hüküm tesis edilmiştir. Oysa Hüsnüniyet Kaidelerine Aykırı Hareketler başlıklı TTK’nın 57/3’üncü maddesi “ Kendi şahsi durumu, emtiası, iş mahsulleri, ticari faaliyeti veya ticari işler hakkında yanlış veya yanıltıcı malumat vermek veyahut; üçüncü şahıslar hakkında aynı şekilde hareket etmek suretiyle rakiplerine nazaran onları üstün duruma getirmek” hükmünü haiz olup mahkemenin kabulünün aksine davalıların salt görev aldıkları iş ve projeleri açıkça işaretle yetinmek yerine davacı şirkete ait referansları kendilerine aitmiş gibi göstermeleri, referans mektuplarında davacı tarafından yapılan işlerin sanki kendileri tarafından yapılmış gibi bir izlenim uyandırmaya çalışmaları, bu bağlamda çalıştıkları eski şirketin şöhretin yararlanmaları davacı şirkete karşı haksız rekabet oluşturacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davanın ve davalıların hukuki durumlarının yukarıda açıklandığı çerçevede ele alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış ilkeden ve yanılgılı değerlendirmeden hareketle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”[25]

Davalının gazete ve internet sitesine ilan ve duyuru yapmak suretiyle gümrükleme işlemi yapma hakkı olmadığı halde hakkı varmış gibi yanlış ve yanıltıcı hareketlerde bulunması haksız rekabet sayılır.[26]

Marka lisansı sözleşmesi ile kendisine sadece marka kullanma hakkı verilmesine rağmen işlettiği dershane girişine markanın işletme adı olarak kullanmak, kendi işletmesini lisans veren firmanın şubesi olarak göstermekte TTK. m.55/1-a-2 nolu bent gereğince haksız rekabet teşkil eder.[27]

  1. Gerçeğe Aykırı Açıklamanın Özel Görünüş Şekli: Yanıltıcı (Aldatıcı) Reklamlar

Reklam bir ürün veya hizmetin alım, satım ve kiralanmasını geliştirmek, bir amaç veya düşünceyi yaymak veya reklamcının istediği başka etkileri oluşturmak amacıyla yapılan her türlü tanıtımdır.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda (TKHK) ise ticari reklamın ne olduğu 61. Maddede tanımlanmış olup ilgili maddeye göre ticari reklam, ticaret, iş, zanaat veya bir meslekle bağlantılı olarak; bir mal veya hizmetin satışını ya da kiralanmasını sağlamak, hedef kitleyi oluşturanları bilgilendirmek veya ikna etmek amacıyla reklam verenler tarafından herhangi bir mecrada yazılı, görsel, işitsel ve benzeri yollarla gerçekleştirilen pazarlama iletişimi niteliğindeki duyurulardır.[28]

Reklam yapmak iktisadi rekabetin meşru vasıtalarından olup aynı zamanda bir haktır. Reklam, üretici ile tüketici arasındaki şahsi ilişkinin kaybolduğu ve birbirine yabancılaştıkları çağdaş iktisadi düzende bunlar arasında bir köprü işlevi görür ve özellikle üretilen mal ve hizmetlerin geniş tüketici çevresine ve sürümünü sağlar.[29]

Eski Türk Ticaret Kanununda haksız rekabete ilişkin hükümlerde reklamlara ya da karşılaştırmalı reklamlara açıkça değinen bir hüküm yoktur. Ancak doktrinde genel olarak kabul edildiği üzere  ETTK m. 56 ve ETTK m. 57/1,2,3,4 ve 5 te yer alan hükümler reklam yolu ile işlenen haksız rekabet hallerinde de uygulanabilecektir. 6102 sayılı TTK’da karşılaştırmalı reklama ilişkin haksız rekabet fiili açıkça düzenlenmiştir. TTK m.55/1-a-5’e göre “ Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek” haksız rekabet sayılır. Karşılaştırmalı reklamlar  TTK m. 55/1-a-5 bendi kapsamında iken aldatıcı reklamlar TTK 55/1-a-2 kapsamındadır.

Aldatıcı reklamlar ise, konusu ürünün, malın, faaliyetin vesairenin hedefi (muhatabı) olan ortalama tüketicide yanlış anlamalara, zanlara, algılamalara, düşüncelere yol açan açıklamalar, değerlendirmeler, yargılar vs. içeren reklamlar olup, yanıltma istatistiki bilgiler, temelleri farklı fiyatlar, önemli ve etkili olanın atlanılması, karşılaştırmanın ilgisiz ve önemsizler arasında yapılmasıyla gerçekleştirilir. Örneğin satılan ikinci el arabanın daha önce bir sürücü kursuna ait olduğunun veya taksi olarak kullanılmış olduğunun veya elbisenin çabuk alev alan bir kumaştan yapılmış olduğunun reklamda açıklanmamış olması aldatıcı reklam kılar.[30] Bir reklamda yer alan bilgi gerçeğe uygun olsa da veriliş biçimi itibariyle tüketicilerde yanlış izlenim doğuruyorsa yanıltıcı bir başka ifadeyle aldatıcı sayılır.[31] Örneğin bir firma tarafından üretilen bir ekmeğin, çocukların gelişimi için gerekli olan vitaminleri içerdiği şeklinde yaptığı reklam, eğer  o ekmekte bulunan vitaminler piyasadaki diğer ekmeklerde de bulunuyorsa yanıltıcıdır.[32]

“Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, asıl davada kullanıcıları aldatıcı nitelikte bulunan ve aldatıcı reklam vasfını taşıyan davalının …..com web sitesinde kullandığı “1,5 Milyon yeni kullanıcımız oldu” , “2004 yılından bu yana hizmet veren” , “Türkiye’de dil okullarına giden öğrencilerin %50’si …..com’u kullanıyor” , “Türkiye’nin en büyük online …. eğitim sitesi olduğu” ibarelerinin haksız rekabeti oluşturduğu,karşı davada; aldatıcı nitelikte bulunan ve aldatıcı reklam vasfını taşıyan davalının …. …..com web sitesindeki “15 saatte 800 …. kelime öğrenebileceğini bilimsel olarak garantileyen bir başkası var mı” , “kelime öğrenme üzerine açılmış ilk ve tek site” ibarelerinin haksız rekabeti oluşturduğu, asıl ve karşı davadaki diğer isnatların aldatıcı nitelikte bulunmadığı, bir kısmının ise abartılı nitelikte olması nedeni ile son kullanıcı tüketici üzerinde olumsuz etkisinin bulunmadığı, asıl davacı ile karşı davacının sitelerindeki haksız rekabete konu unsurların aldatıcı nitelik taşıması ve tüketicilere yönelik aldatıcı nitelikleri ile karşılıklı ibareler oluşu nazara alınarak maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddedildiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı, asıl ve karşı davada davacı/karşı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve karşı davada davacı-karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”[33]

Bir  reklamın aldatıcı olup olmadığının saptanmasında ortalama bilgi ve dikkate seviyesindeki tüketiciler dikkate alınır. Ayrıca reklam özel bir gruba hitap ediyorsa bu gruba dahil ortalama tüketicinin reklamdan çıkarttığı anlama göre aldatıcı olup olmadığı tespit edilir. Yanıltıcı ya da aldatıcı reklamın sözlü veya yazılı olması, kısa veya uzun, açık veya kapalı bulunması fark etmez. Onun sadece halk ve müşteriler üzerinde yanlış veya yanıltıcı bir kanaat ve zan uyandırması yeterlidir.[34]

Reklamlarda veya reklamın bir unsuru olarak markalar üzerinde “süper”, “lüks”, “ekstra” gibi sıfatların kullanılması peşinen reklamı aldatıcı kılmaz.[35] Bu sıfatlarla yapılan reklamlar tüketicinin takdirine göre değişebilen sübjektif hususlar olup, malın cinsi konusunda yapılan bu gibi övmeler gerçeğe aykırı sayılmamalıdır. Örneğin “EN GÜZEL” ibare ile başlayan ve bir ürünü tanıtan ifadelerin sübjektif, soyut, kanıtlanmayan ve yalnızca reklam amacına yönelik olup başlı başına aldatıcı sayılmaz.[36] Böyle bir reklamın doğrudan doğruya haksız olarak nitelendirilmesi reklamın tüketici aydınlatma işlevini görmezden gelmek olur. Ancak reklamlarda yada ürünlerin üzerinde bu sıfatların kullanılabilmesi için bu ürünlerin o mal yada hizmetin normal standartların üstünde olması gerekir, vasat ya da vasatın altında bulunan bir ürün veya hizmet için bu ibarelerin kullanılması geçerli bir abartma olarak kabul edilemez. [37] Buna mukabil bir firmaya ait ürünlerin kendi içerisinde sınıflandırması amacıyla “süper”, “en yüksek kalite”, “lüks” ve “ekstra” gibi ibarelerin kullanılması halinde karşılaştırmadan ziyade abartma olduğu, her iki durumda da gerçeği yansıtması, yanıltıcı ve aldatıcı olmaması koşuluyla haksız rekabet oluşturmayacağı kabul edilebilir. Yargıtay bir kararında “Yalıtımın Türkiye’deki Adı” reklam sloganının yanıltıcı ve aldatıcı olmadığını ifade etmiştir:

“Davacı vekili, müvekkilinin inşaat, sanayi, boya ve yalıtım alanında ticari faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin “…+…l” ibaresinin 17. sınıfta yer alan inşaat emtiaları bakımından tescili için davalı …’ne başvurduğunu, 2012/92668 kod numarası verilen başvurunun ilanına, müvekkilinin 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 7/1-c-f madde ve bentleri uyarınca ve başvurudaki “Yalıtımın Türkiye’deki Adı” sloganının halkı yanıltıcı, haksız rekabet yaratıcı ve haksız kazanç elde etmeye yönelik bir ibare olduğu gerekçeleri ile itiraz ettiğini, ancak itirazlarının reddedildiğini, bu karara yönelik yeniden inceleme istemlerinin de … kararı ile reddedildiğini, oysa aldatıcı ve yanıltıcı reklam sloganlarının marka olarak tescil edilemeyeceğini, bu sloganla sektördeki diğer firmaların ikinci plana atıldığını, emeklerinin hiçe sayıldığını ve ürünlerinin küçümsendiğini belirterek … …’nun 2014-M-9925 sayılı kararının iptaline, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, başvurudaki “…” sözcüğünün yeterince ayırt edici, tanımlayıcı bulunduğunu, bu nedenle 7/1-c-f hükmüne göre tescil engeli bulunmadığını, Enstitü tarafından yapılan işlem ve alınan kararların hukuka uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket vekili, markanın yanıltıcı ve haksız rekabete sebep olacak bir ibare içermediğini, … kararının yerinde olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı başvurusunun asıl unsura ilave olarak yer alan “Yalıtımın Türkiye’deki adı” sloganının tescil kapsamındaki 17. sınıf inşaat malzemeleri ve özellikle yalıtım, dolgu, tıkama malzemeleri için kullanılabileceği gibi, diğer inşaat malzemeleri üzerinde kullanılması halinde de tüketicileri yanıltıcı, bu malların kalitesi, üretim yeri, coğrafi kaynağı konusunda halkı aldatıcı bir yönü olmadığı, kaldı ki, tüketiciler reklam ve sloganlarda ürünlerin amacına uygunluğu, niteliği ve kalitesi konusunda kimi zaman abartılı ifadeler kullanılabileceğini bilmekte ve bu sloganlara bu kapsamda bir değer ve inandırıcılık atfedildiği, dolayısıyla çekişmeli markayı ve sloganı gören ortalama tüketicilerin tamamına yakını, yalıtım sektöründe sadece başvuru sahibi davalının olduğu, başkaca bir marka yada firmanın faaliyetinin ve ürünlerinin olmadığını düşünmesi ve yanılması makul ve kabul edilebilir bir sonuç olmadığı, esasen bu tür bir yanıltıcılık değerlendirilirken de 17. sınıftaki inşaat malzemeleri alıcılarının makul seviyede özenli, yeterince mal ve sektör hakkında bilgisi bulunan ortalama tüketicilerin algısı ve anlayışı dikkate alınacağı, yine “Yalıtımın Türkiye’deki Adı” sloganında davacı veya diğer rakipleri yok sayan küçük düşüren bir derecelendirme, doğrudan veya asılsız bir kıyaslama, kötüleme, bu şekilde kendisine haksız bir avantaj sağlama sonuçlarını doğurabilecek bir anlam olmadığı, dolayısıyla haksız rekabete ve yanıltıcılığa dayalı iddiaların da kabul edilemeyeceği, açıklanan gerekçelerle, dava konusu … kararında bir isabetsizlik ve davalı markası yönünden hükümsüzlük koşulları bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”[38]

Reklamlarda abartma yapılması kural olarak haksız rekabet sayılmaz. Zira abartı aslında reklamın gereğidir. [39] Ancak abartılı reklamın reklamı yapılan ürün veya hizmetin ortalama düzeydeki tüketici yönünden aldatıcılık ihtimali varsa bu halde abartılı reklam haksız rekabet teşkil edecektir.

 

  • Kendini Üstün Yetenekli Göstermek
  1. Genel Olarak

TTK m. 55/1-a-3 bendine göre: “Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak” haksız rekabet sayılır.

Bu hükümde düzenlenen haksız rekabet hali aslında TTK m. 55/1-a-2’de düzenlenen haksız rekabet halinin özel bir türüdür.  Zira bu bentte fail gerçek dışı ve yanıltıcı açıklamalarla rekabette ön plana çıkmayı amaçlamaktadır. Ancak kanun koyucu bu eylemleri ayrı bir hükümde düzenlemeyi uygun görmüştür. Dolayısıyla bu eylemler yönünden m. 55/1-a-2 hükmü değil ; lex specialis olan TTK m. 55/1-a-3 uygulanacaktır. [40] Hükmün 2 farklı kısımdan oluştuğu söylenebilir: Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak ve müstesna bir yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya elverişli ancak doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak. Her iki kısım içinde dikkate alınacak ortak unsur failin hareket tarzının onun müstesna bir yeteneğe malik olduğu zannını uyandıracak nitelikte olmasıdır.

  1. Unsurları

Bente bakıldığında bu bent kapsamında haksız rekabetin gerçekleşmiş sayılabilmesi için gerekli unsurlar şunlardır:

  • Paye, diploma, ödüle sahip olunmaması
  • Paye, diploma, ödülü olmadığı halde bunlara sahipmiş gibi hareket edilmesi
  • Müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırılmaya çalışılması
  • Yapılan eylemin aldatma potansiyeline sahip olması
  1. Sahip Olmama Unsuru

            Bentte sahip olunmayan nitelikler olarak paye, diploma ve ödül sayılmasına rağmen sayılanlar tahdidi değildir. Sahip olunmayan unsurlar bunları kullanana üstünlük derecesi verebilecek hususlardır. Dolayısıyla özel yetenekli olunduğu veya ödüle sahip olunduğu zannı uyandıran her türlü unvan, beyan, nitelik, ibare hükmün kapsamına girer.[41]

Paye kelime anlamı olarak derece aşama demektir. Bu bağlamda İstanbul Ticaret Odası’nda alt komite üyesi olan kişinin kendisini televizyonda sektörle ilgili olarak röportaj sırasında yönetim kurulu üyesi olarak tanıtması bu şekildedir. Yine mühendisin doktora yapmadığı halde kartvizitinde adının önüne dr. İbaresi koyması[42], “yüksek mühendis” olmayan kişinin bu unvanı kullanması da[43] bu kapsamdadır.

Diploma kelime anlamı olarak bir kimseye herhangi bir okulu veya öğrenim programını tamamladığını, bir derece yada unvanı kazandığını, bir yeteneği olduğunu belirten belgedir. Örneğin madde gerekçesinde Pariste moda konusunda veya terzilik konusunda diploması olmadığı halde “ Paris’ten diplomalı terzi”, “Christian Dior’un Kalfası” şeklinde tanıtım yapmak haksız rekabet teşkil eder.

Ödül bir başarı karşısında verilen armağandır. Madde gerekçesine göre ödül almadığı halde kendisini ödüllü çevirmen olarak tanıtma bent kapsamında haksız rekabet teşkil eder.

Meslek adları insana yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan kuralları belirlenmiş hizmet veya iş koluna verilen adı ifade eder. Meslek mensubu olunmadığı halde meslek mensubu gibi davranma bu kapsamdadır. Örneğin hukuk doktoru olan bir kişinin kurduğu kimya laboratuvarına “Dr. A’nın imal ettiği kuvvet şurubunu içiniz.” Şeklinde reklam yapması halinde buradaki dr. İbaresi haksız rekabet teşkil eder.[44]

TTK m. 55/1-a-3’ün lafzına bakıldığında yalnızca “doğru olmayan” unvan ve meslek adlarından söz edildiği, bunların yanıltıcı şekilde kullanılması ile ilgili bir ifadenin kullanılmadığı görülmektedir. Doktrinde Nomer ERTAN, yanlış veya yanıltıcı kullanımlar arasında ayrım yapmamakta, “üçüncü kişilerde özel bir yeteneğe veya ödüle sahip bulunduğu kanısını uyandıran yanlış veya yanıltıcı her türlü ibare”’nin TTK m. 55/1-a-3 hükmünün uygulama alanına gireceğini ifade etmektedir. [45]

  1. Sahipmiş Gibi Hareket Etme Unsuru

Bu bent kapsamında haksız rekabeti gerçekleştiren paye, diploma veya ödülü olmadığı halde bunlara sahipmiş gibi hareket etmekte veya sahip olmadığı halde doğru olmayan meslek adları ve semboller kullanmaktadır. Buradaki eylem aktif bir eylemdir. Yani burada davranışı gerçekleştiren pasif davranmamakta müstesna yetenek zannını sağlamaya matuf aktif eylemlerde bulunmaktadır. Burada sahipmiş gibi hareket etme ticari hayatına mahsus eylemler için söz konusudur yoksa kişinin özel hayatında veya arkadaş çevresinde sahip olmadığı diploma ve ödüllerden bahsetmesi olmadığı halde profesör olarak tanıtması hükmün kapsamına girmez.[46]

  1. Müstesna Yetenek Zannı Uyandırmaya Çalışmak

Eylemi gerçekleştirenin amacı sahip olmadığı halde paye, diploma, ödül, meslek adları ve sembolleri kullanarak bunlara sahipmiş izlenimi uyandırmaya çalışarak rekabette haksız şekilde ön plana geçmektir.[47]

  1. Aldatma Potansiyeline Sahip Olma

Yapılan eylemin ortalama tüketiciyi aldatma potansiyeline de sahip olması gerekir. Ortalama tüketicide özel bir yeteneğe sahip olduğu izlenimini uyandıran her eylem aldatma potansiyeline sahiptir. Bu çerçevede “fabrikatör” ibaresi somut olayın durumuna göre kişinin sahip olduğu işletmesinin büyüklüğü sebebiyle üçüncü kişilerde özel bir ticari yeteneğe sahip olunduğu şeklinde bir yanlış izlenimi doğurabilecektir.[48] Buna mukabil baştan hayali ve gerçek dışı olduğu kamuoyunca bilinen unvanlar kullanılması haksız rekabet sayılmaz. Bu çerçevede bir sanatçının sahne ismi olarak Prens, Kral yada İmparator ibarelerini kullanması durumunda bu lakapları yada unvanları kullananın bu niteliklere sahip  olmadığı herkesçe bilindiğinden bu halde de bu kullanımlar haksız rekabet olarak nitelendirilemez. [49]

 

[1] ÖRS H.: Türk Hususi Hukukunda Haksız Rekabet, Ankara, 1958, s.2; MİMAROĞLU Sait Kemal, Ticaret Hukuku- İşletme Hukuku, Ankara 1970, s.280-281

[2] ERDİL E.: Haksız Rekabet Hukuku, Ankara , 2020, s.25

[3] KARAYALÇIN Y.: Ticaret Hukukuna Giriş, C.1, Giriş Ticari İşletme, Ankara, 1968, s.440

[4] ERDİL, s. 82

[5] NOMER, E, :Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul, 2016, s. 150; BOZBEL, S.: Haksız Rekabet Hukuku Nünberg, 2018 s.330.

[6] PEKDİNÇER, R. Taner,: Haksız Rekabet Hukukunda Dürüstlük Kuralına Aykırı Reklamlar ve Satış Yöntemleri, 2020, Ankara, s.100.

[7] TAMER, A, :Yanlış veya Yanıltıcı Beyan ve Hareketlerle Haksız Rekabet, Ankara, 2011, s.130

[8] Y., HGK, 07.11.2007, E.2007/11839, K. 20017/825. 

[9] Güneş, D , Akpulat, A,: Aldatıcı Reklamlar Yoluyla Haksız Rekabet https://www.mondaq.com/turkey/dodd-frank-consumer-protection-act/1104458/aldatici-reklamlar-yoluyla-haksiz-rekabet-

[10] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun m. 55/1-a-2 gerekçesi

[11] Y. 11. HD. 1.11.2011, E. 2009/13550, K. 2011/14790.

[12] ERDİL, s. 133.

[13] Y. 11. HD. 15.01.2015, E. 2014/1273 , K. 2015/421.

[14] PEKDİNÇER, R. Tamer, YILDIZ O. Ali,: Türk Haksız Rekabet Mevzuatı, Ankara, 2019, s. 65, İsviçre Federal Mahkemesi, ATF 132 III 414, consid. 4.1.2

[15] İNAL, E, : Reklam Hukuku ve Aldatıcı Reklamlar, İstanbul, 2000, s. 117-119 .

[16] ERDİL, s. 136.

[17] PEKDİNÇER, s.100.

[18] ERDİL, s. 137.

[19] MİMAROĞLU, Sait Kemal.: Ticaret Hukuku, İşletme Hukuku, Ankara, 1970, s.301.

[20] Y. 11. HD, 22.02.2010, E. 2008/11157, K. 2010/2016.

[21] Y. 11. HD, 21.04.2008, E.2007/3661, K. 2008/5361.

[22] Y. 11. HD, 11.06.2014, E.2014/4049, K. 2014/11107.

[23] Y. 11. HD., 14.01.2010,E. 2008/4150, K.2010/281.

[24] Y. 11. HD., 13.10.2008,E.2008/7186, K. 2008/11096.

[25] Y. 11. HD., 01/11/2011, E. 2009/13550, K. 2011/14790.

[26] Y. 11. HD., 23/02/2012, E.2010/3193, K. 2012/2602.

[27] Y. 11. HD., 27/06/2008, E.2008/2687, K. 2008/8635.

[28] 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun.

[29] MOROĞLU, E. : Karşılaştırmalı Reklam ve Yargıtay Kararları, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Bildiriler – Tartışmalar XI, Ankara, 1994, s.3 .

[30] İNAL/BAYSAL, Reklam Hukuku ve Uygulaması, İstanbul, 2008, s.26

[31] GÖLE, C, Ticaret Hukuku Açısından Aldatıcı Reklamlara Karşı Tüketicinin Korunması, Ankara, 1983, s. 62.

[32] GÖLE, s. 70.

[33] Y. 11. HD., 10.03.2016,  E. 2015/5997, K. 2016/2716.

[34] ÖRS, s. 37.

[35] KARAHAN, S.: “Süper Lüks’, ‘süper’ ‘Ekstra’ ve ‘Lüks 1’ Tanıtma İşaretlerinin Gıda Markalarında Kullanılması Mümkün müdür?” FMR Dergisi, 2001, Cilt 1, S.3, S.140.

[36] Y. 11. HD., 30.10.2009,  E. 2008/1262, K. 2009/11173.

[37] GÖLE, s.87.

[38] Y. 11. H.D., 14.04.2017, E. 2015/14421, K. 2017/2252.

[39] GÖLE, s. 79.

[40] PEKDİNÇER, s.111.

[41] NOMER, s. 163.

[42] ÜLGEN/HELVACI/KAYA/ERTAN; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2019, s.571.

[43] ARKAN, SABİH :Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2019, s. 355.

[44] POROY/YASAMAN, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2019, s.406.

[45] NOMER, s. 164-165.

[46] ERTAN, s.163-164.

[47] ERDİL, s.158.

[48]ERTAN, s.166.

[49]ERTAN, s. 168.